Zeka geriliği olan bireylerin eğitimleri uzun zaman ve çok çaba gerektirir. Yapılan eğitim ve tedavi girişimleri sonucunda birey belirli bir düzeye ulaşmasına karşın, çok az kısmı kendi kendine yeterli olabilmektedir. Bu nedenle zeka geriliğine yol açan
İletişim, bilginin gönderici ve alıcı tarafından ortak bir biçimde anlaşıldığı bilgi aktarım sürecidir. İnsanoğlunun tüm başarısının arkasındaki temel faktör iletişim kurabilme yeteneğidir. Bu yetenek ona soyut düşünebilme, daha ilkel bir yaşamı daha uygar bir yaşama dönüştürebilme olanağı sağlar. Tür olarak insan, doğuştan sahip olduğu iletişim ihtiyacını karşılamak için diğer canlılardan farklı olarak sözel dili ve sözel dilin iletilmesini sağlayan konuşmayı kullanmaktadır.
İletişim yaşamın başlangıcından itibaren var olan bir süreçtir. İletişim biçimi türlere göre farklılık gösterse de amaç hep ortaktır; bilgi alış verişi. Tüm canlılar kendi aralarında türlerine özgü iletişim biçimleri geliştirmişlerdir.
Kekemelik acımasız bir döngüdür. Güzel konuşmak istediğiniz durumlarda çok fazla çabalarsınız, konuşma üretim kaslarını gerer, kekeler, daha çok çaba sarf eder, daha çok gerilir ve daha çok kekelersiniz.
Otistik bozukluk sosyal ilişkide yetersizlik, iletişimde (sözel ya da sözel olmayan) yetersizlik, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgilerin olmasıyla karakterize bir bozukluktur.
DSM-IV de okuma bozukluğu, matematik bozukluğu ve yazılı ifade bozukluğu çocuğun yaşına, eğitimine ve zekasına göre okuma başarısının beklenenin altında olması şeklinde tanımlanır.
Cinsellik dendiği zaman ilk akla gelen, anatomik cinsiyetimizdir. Oysa, biyolojik olarak cinsel organlar ve hormonlarla belirlenen cinsiyet, cinselliğin sadece bir parçasıdır.
Çocukların yaşamını sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmesi ve dış dünyaya açılabilmesi için bir aileye ihtiyacı vardır. Dış dünyaya açılabilmek için aile ortamında özellikler geliştirdiği gibi, daha sonra gireceği toplumda ihtiyacı olan insan ilişkilerini ve problemlerine bulacağı çözümleri de bu aile ortamında kazanır.
Okul çağındaki çocuklarda birden bire okula gitmeye karşı beliren yoğun direnç ve korku durumudur.
İlköğretim ikinci devrede ve lisede de görülebilen okul korkusunun tedavisi yaşı küçük olan çocuklarda daha kolay olmaktadır.
Çocuklarda anksiyete bozuklukları yaygın olmakla birlikte az çalışılmış bir alandır. Anksiyete bozuklukları benlik algısında düşme, sosyal izolasyon, sosyal işlevlerde yetersizlik ve akadamik başarısızlıklarla birliktedir. Çocuklarda sıklıkla baş ağrısı, kaın ağrısı ve irritabl bağırsak sendromu gibi fiziksel belirtiler görülür.