Aile terapisi, bireysel olarak terapi görenlerin iyileşmelerinde aile yapısının öneminin farkedilmesiyle ortaya çıkan psikoterapi şeklidir. Oluşturduğu grup nedeniyle bir grup terapisi olarak sınıflandırılabilirse de, grup terapisinden tedavinin amaçları açısından ayrılır. Grup terapisinde, grubun içinde de olsa bireyin problemlerinin çözülmesi ön plandadır, halbuki aile ya da evlilik terapisinde bütün bir grubun problemlerinin çözümlenmesi esas alınır. Ailenin ya da çiftlerin problemlerinin çözülmesi daha sonra bireylerdeki problemlerin çözümüne de yol açacaktır.
Aile Terapisinin Amaçları
Aile terapistleri bireylerin kişilik ve davranım bozukluklarının aile içeriğinden ayrılamayacağı konusunda ortak düşünceye sahiptirler. Bundan dolayı psikoterapinin etkin olması için aile bireylerini de terapiye katarlar. Ancak, değişik aile terapisi ekollerinde değişik şekilde aile katılımları söz konusudur.
Her ekol yaklaşım ve amaçlar konusunda farklı referanslara sahip olmasına rağmen bazı ana yaklaşım ve amaçlar şunlardır:
a) Aile bireyleri arasındaki uyuma götüren sözel iletişimi arttırmak: Kötü fonksiyon gören ailelerin üyeleri zıt kutuplarda toplanıp birbirlerinin iletişim çabalarını işitmeme, dikkate almama eğilimindedirler. Konuşmama yolunu seçebilirler ya da sürekli bir ağız dalaşı içindedirler. Aile terapisinde amaçlardan bir tanesi de aile üyelerine, birbirlerini dinleme ve anlama konusunda yardımcı olarak, diğerlerinin onlarla nasıl iletişime girmeye çalıştıklarını ve bu arada olan belirsizlik ve karmaşayı çözmeye çalışmaktır.
b) Duygusal iletişimi arttırmak ya da kolaylaştırmak: Sorunlu ailelerde terapist diğerlerinden ayrı ve çatışma içindeki bir bireyi görebilir. Genelde ailenin bir ya da birden fazla bireyi emosyonel olarak diğerlerinden izoledir. Bu bireylerin diğerlerinden duygusal mesajlar almada ve onlara bu tür mesajlar vermede zorlukları vardır. Terapistin amaçlanndan bir tanesi de bu emosyonel izolasyonu sona erdirmektir. Bunun için terapist aile bireylerine duygularını ifade etmede ve diğerlerinin hislerini anlamada yardımcı olur.
e) Ailede güç dengesini yeniden sağlama: Ailelerde sık karşılaşılan problemlerden biri de otorite dengesizliğidir. Çocuk kimsenin kendisini dinlemeden emirler verildiğini, evin hanımı kocasının kendine danışmadan aileyi etkileyen kararlar aldığını ya da ailede problemli ya da hasta bir bireyin bütün aileyi kontrol ettiğinden şikayet edebilirler. Aile terapisinin üstünde durduğu ana konulardan birisi de ailedeki bu problemi ortaya koyup ailedeki bireylerin bu sorunu açıkça konuşmalarını sağlamaktır.
d) Ailede roller probleminin belirlenmesi: Ailede değişen sosyal şartlarla (örneğin kocanın işini kaybedip hanımının işe başlayarak evin geçimini sağlar hale gelmesi) evde roller de değişebilir. Disfonksiyonel ailelerde yeni rollere uyumda olan problemlere terapist yardım eder.
e) Akut sorunları n çözümü: Boşanma, ölüm, intihar teşebbüsleri, işten atılma gibi ailenin karşılaştığı akut sorunlar karşısında aile terapistlerine başvurulabilir. Bu durumlarda terapist daha çok danışmanlık ve aileye destek görevini üstlenir.
f) Seçilmiş bireye yönelen suçlamaları önlemek: Ailelerin çoğunluğu (aile terapisinde olan) ailenin bir bireyini hasta birey olarak nitelendirir ve damgalar. Bu birey aile tarafından sorunların ve evdeki bütün sıkıntıların temeli olarak görülür. Böylece aile hem
problemi daha basit indirgemiş hem de diğer bireylerin sorunda olan paylarından kaçmış olur. Ailede kimse bu damgalanan bireyin okulda gösterdiği başarısızlıktan, davranım bozukluklarından, sosyal normlara uymada gösterdiği yetersizlikten şaşkına dönmez çünkü ona yakıştırılan ve ondan beklenen davranışın projeksiyonu dışarıda bu şekilde görülür.
Terapistin amaçlarından biri de bu durumu ortadan kaldırmaktır
Kaynak: Barker P: Basic family therapy